Yaş, cinsiyet, yaşam alışkanlıkları, kronik rahatsızlıklar, hormonal, sinirsel mekanizmalar, beslenme ve fiziksel aktivite sıklığı gibi bir çok faktör enerji dengesinin kurulmasında etkilidir. Çoğu yetişkin insan, enerji alımı ile harcama arasında denge kurarak; beden ağırlığını belirli bir düzeyde tutmaktadır. Fakat bu dengenin bozulması, beden ağırlığının değişmesiyle sonuçlanır. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de yetişkin nüfusu oluşturan kadınların yaklaşık % 65’inde, erkeklerin %39’unda; hafif ve orta derecede aşırı kilo sorunu bulunuyor.
Alınan enerjinin yanı sıra bazı besin öğelerinin de obezite ile ilişkisi olduğu bilinmektedir. Bu konuda son yıllarda üzerinde en yoğun olarak durulan besin öğelerinden birisi de kalsiyumdur. Kalsiyumun birinci işlevi, kemik ve dişlerin gelişimi ile sağlığının korunmasıdır. Ayrıca kalsiyum, sinir iletimi ve kalp atımının denetimi için de gereklidir.
Vücutta en çok bulunan mineral kalsiyumdur ve bu kalsiyumun yaklaşık yüzde 99’u kemiklerdedir. Kalsiyum, kemiğe özünü veren ve dayanıklılık kazandıran bileşendir. Kalan kalsiyum, kanda, hücre içindeki ve dışındaki sıvılarla çözülür. Bu çözülmüş kalsiyum, sinir iletilerini idare eder, kalp atışınızı düzenler ve diğer tüm hücre fonksiyonlarını kontrol eder. Kalsiyumun esas faaliyeti kemiklerle ilgili olmakla birlikte, sağlığın korunmasında da etkindir.
Süt ve süt ürünlerinden (süt, yoğurt, ayran, peynir…) sonra sırasıyla en çok kalsiyum içeren besinler; koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurutulmuş meyveler ve kurubaklagillerdir.
