Aldatanlar ve aldatılanlar çemberi içinde ilişkiler ve tek eşlilik git gide tükeniyor mu?Her şeyin olduğu gibi; sadık olmanın da bir son kullanma tarihi mi var? Peki; neden bu kadar aldatmalar arttı, neden aldatıyoruz, neden aldatılıyoruz? Üçüncü bir kişinin varlığının sebepleri neler?
Aldatmanın şifresi; arzulanma tutkusu ya da bu tutkuyu sürekli yaşatma isteği olabilir mi mesela? Var olan ilişkide yeterli derecede doyurulamamanın neticesinde birileri tarafından hala arzulandığı duygusunu tatmin etme ihtiyacı… Özgüveni arttırma isteği mi? Partnerı ile mutlu olamayanlar bir arayış içine mi giriyor? Kimi mutsuzlar kendi iç dünyalarına kendini hapsederken, kimileri de aldatmayı mı seçiyor?
Kimi mutsuzlar aldatmayı mı seçiyor?
Sadakatin modası maalesef git gide geçmeye başladı son yıllarda… Tek eşlilik tükenmeye mi yüz tuttu? Aldatmalar neden tavan yapmaya başladı dersiniz. Bir heyecan arayışına girerken insanlar var olan ilişkilerinde meydana gelebilecek sarsıntıları o anki yaşadığı adrenalin ve tutkuyla göz ardı edebiliyorlar. Bir çekimin gücüne kapılıveriyorlar. Neden mi? Çünkü durağan giden hayatlarında bir alevlenme, bir kıpırdanma, bir heyecan başladığında bu tutku seline hızla çekiliyorlar.
Her ne kadar monogami çoğu ilişkilerde popülerliğini korusa da, maalesef poligami daha ağır basmaya başladı günümüzde… Monogami; tek eşlilik, her türlü ruhsal ve tensel paylaşımı tek bir kişiyle yaşamak… Duruma tabi ki genelleme yaparak şu bakış açısıyla bakarsak; biyolojik ve genetik açılardan; insanların, özellikle de erkeklerin büyük çoğunluğu aslında poligamdır. Diğer bir taraftan da; tek eşlilik ya da çok eşlilik seçimleri insanın tamamen kişilik yapısı ile bağlantılıdır. Çünkü herkesin aklı ve mantığı farklı şekillerde çalışabilir.
Evli erkeklerin ya da uzun vadeli ilişki yaşayan erkeklerin çoğunda kafalarını karıştıran bir soru işareti vardır aslında… “Bekar arkadaşlarımın daha eğlenceli ve daha hızlı bir hayatı mı var?” Çünkü evli olan erkeğin ya da uzun süreli bir ilişkiye bağlanmış erkeğin kendi bakış açısıyla çeşitlilik yaşama ihtimali kalmamıştır.
Rutin bir hayat erkeği arayışlara mı yönlendirir? Erkekler doğalarından ötürü çok eşliliğe çok daha meyillidir. Bu biraz da genlerle ilgili olabilir. Erkekler kadınlara oranla 10-20 kat daha fazla testosteron salgıladıklarından dolayı cinselliğe daha çok yatkın olmaları ve çeşitlilik arayışına kapılmalarının oranı kadınlara kıyasla çok daha yüksek olabiliyor. Mutlu bir evliliği ya da ilişkisi olsa da gene de gözü dışarıda olan erkekler yok mudur?
Kadınlar ise; büyük çoğunlukla tek eşlilik taraftarıdır. Bir kadın aldatmaya yöneldiyse bunun altında ya aldatılmanın verdiği intikam duygusu yatabilir ya da aradıklarını var olan erkekte bulamaması: sevgi, şefkat, ilgi, fark edilmemek, geri plana atılmak, başka kadınlarla sürekli kıyaslanmak ya da kadınlığının hissettirilememesi… Evet; tabi ki cinsellik kadınlar için de önemli fakat erkeklere oranla aslında çoğu kadın öncelikli olarak duygusal bağlamda aldatmaya yönelebilir. Tabi gene genelleme olarak bakarsak duruma…
Özellikle evliliklerde çocuk sonrası ilişkiler eski heyecanını koruyamıyor ya da eski özenini yitiriyorsa çok eşliliğe yöneliş daha çok yaşanabilmekte; hele bir de ilişki zaten monotonlaşmış ise aldatma olayı daha fazla ortaya çıkabiliyor.
Peki monotonlaşan bir ilişkide ne yapılabilir ve aldatma eğilimi nasıl azaltılabilir?
Birbirine heyecan verecek ya da ilişkiyi hareketlendirecek tatlı ve eğlenceli oyunlar kimi zaman ilişkideki rutin akışı değiştirebilir. Ya da ilişkinin ilk başında gidilen yerlere yeniden gitmek, eski fotoğraflara birlikte bakmak, geçmişte yaşanan ayrılıklarınız ya da tartışmalarınız sonrasında yeniden kavuşmalarınızdaki heyecanı hatırlamak…
Çoğu ilişkideki o ilk cicim aylarından sonra gelen monotonluk, tartışmalar, ilgisizlikler, karşısındakini değiştirmeye çalışmaları gidermek… İşte beraberlikler alarm sinyalleri vermeye başladıysa biraz özveri ve biraz da doğru taktikleri uygulayarak mutlu çift olabilmek aslında o kadar da zor değil.
Birbirini iyi dinlemek ve anlatmak; kendini ise net ve anlaşılır dille anlatmak, karşısındakine erkekliğini ya da kadınlığını gerçekten hissettirebilmek ilişkileri daha sağlam mı ayakta tutar?
Her ilişki kendine özeldir, her ilişkide insanların ilişkiyi yaşayış tarzları farklıdır dolayısıyla da partnerini kişiler kendileri çok daha iyi tanır. Her ilişkide her taktik aynı verimli sonuçları vermeyebilir. Dolayısıyla ilişkinizi yaşatabilecek ve tek eşlilikle sürdürebileceğiniz taktikleri geliştirmek tamamen size ve partnerinızın kişilik yapısına bağlıdır. Örneğin kimi insan kıskandığını hissettiğinde karşısındaki insanı daha çok elinde tutma çabasına girer, kimi insan da kıskandırılmaya çalışıldığında karşısındakine güvenini kaybeder. Bu nedenle yanlış taktikleri iyi ayırt etmekte fayda var. İyi niyetle de yapılsa her taktik her insanda geçerli değildir; ters tepebilir.
Sürekli dert yanarak, olumsuz enerji yayarak sadece karşınızdakini sadece bıktırırsınız. Karşınızdakini aşırı bir şekilde kontrol etmeye çalışmak, sürekli sorgulamak ise ilişkilerde yapılan en büyük hatalardan biridir. Zamanla karşınızdakini uzaklaştırır. Kontrol etme güdüsü birçok kadında var. Şunu da unutmamak gerek; kontrol etme güdüsü arttıkça insana hata üstüne hata yaptırabilir. Aldatmasa bile bir erkeğe sürekli aldattığı imajını yapıştırırsanız ve ima ederseniz, gün gelir hiç aklında yokken aklına koyabilir ve gerçekten aldatmasına sebep bile olabilirsiniz.
Kendinizi sevmeyi ve kendi üzerinize titremeyi bıraktığınızda, kendinize ait bir hayat oluşturmadığınızda, zamanla kendinizden uzaklaşmaya başlar, boşluğa düşer ve karşınızdaki insana sarmaya başlarsınız. Bu durum karşınızdaki kişiyi zamanla bunaltır Özgürlüğünün kısıtlanmaya başlandığını, ilişkide keyif alamadığını hisseden erkek başka arayışlar içine girebilir, kendini daha rahat ve keyifli hissedebileceği başka limanlara yönelebilir. Bu nedenle önce kendinizi mutlu edebileceğiniz kendinize ait bir hayatınız olsun, kendi merkezinizde olun. Üretkenliğinizi ve yaratıcılığınızı asla kaybetmeyin.
Terk edilme korkusu ile düşüncelerinizi bastırıp, duygularınızı gizlemeyin. Yolunda gitmeyen durumları fark ettiğinizde bunları, karşınızdakini kötü hissettirmeyecek ve yormayacak bir şekilde, sakin bir tarzla ve net bir konuşma yaparak paylaşın. Tabi bir konuyu sadece bir kere açarak.
Kadınların bilinçaltı korkuları da kendilerine aldatma potansiyeli olan erkekleri çekebilir. Aldatma korkusu, değersizlik korkusu, terk edilme korkusu kadınların bir erkeğin çok fazla üstüne düşme, kaybetme korkusu ile fazla taviz verme gibi durumlar yaşamasında bir etken. Hatta sırf yalnız kalmamak adına aldatan bir erkeğin ağırlığı altında ezilmeyi, ayrılığa tercih edebilen kadınların sayısı az değil. Bilinçaltında var olan korkuları fark etmek ve çözüm yoluna gitmek sağlıklı ilişkiler kurabilmek ve doğru insanları, ilişkileri kendine çekebilmek anlamında oldukça önem taşıyor.
Tek eşli kalmak çaba ve emek istese de aslında çok da zor değildir. Bu kişilerin karşılıklı olarak ilişkiyi taşıyabilme ve karşılıklı alma-vermenin dengede tutulabilmesi ve sevgi deposunun boş bırakılmaması ile sağlanabilir. Güveni,kaliteli iletişimi, ilişkideki ilk heyecanları sürdürebilmek, empati kurabilerek yaklaşabilmek ve ilişkiyi monotonlaştırmadan devam ettirebilmek tek eşliliği sürdürebilmek açısından önemli.
Her şeye rağmen ilişkinin yürümediği fark ediliyorsa, aldatmaya yönelmek yerine ilişkiyi iyice analiz etmek ve karşı tarafı da yıpratmadan daha farklı bir yola gitmek, gerekirse ilişkiyi sonlandırmak her iki taraf için de daha doğru bir çözüm.