“İçsel yolculuk, korkularımızı nasıl anlarız, varsa nasıl sevgiye dönüştüreceğiz? Hangi korku neyle ilgili, nelere sebep oluyor? Negatif inançlar nasıl yok edilebilir? Yazı dizimizin ikinci bölümünde nasıl bir enerji yayıyoruz, yaydığımız enerji bize neleri çekiyor konusunda değineceğiz.”
Aslında her şeyin bir çözümü var önemli olan soruna değil, çözüme odaklanmak ve tabi ki öncelikle farkında olmak.
Farkında olmanın ilk adımı; benim hayatıma çektiğim insanlarda hep bana sıkıntı veren durumlar varsa, ben bu insanları kendime neden çekiyorum? İşte önce bu soruyu kendine sormakla başlamak gerek.
Bir gerçeği çok iyi anlamak da ikinci adım; ben bu insanları bana aynalık yapmaları için mi devamlı kendime çekiyorum? O insanlar acaba bendeki bazı eksiklikleri ya da içimde çözülmeyi bekleyen tamamlanmamış duygularımı mı, korkularımı bana göstermek için mi sürekli hayatıma geliyorlar? Bana anlatmak, göstermek istedikleri bir şey mi var? Sorunun cevabı, kesinlikle evet…
En çok karşılaştığımız yakınma. Adam gibi adam, kadın gibi kadın kalmamış. Peki, güzel, şimdi önce bir tarafsız bakalım olaya. Acaba biz adam gibi adam, kadın gibi kadın mıyız? Hiç kimse kendinde bazı eksiklerin ya da davranışlarındaki hataların yükünü kendine mal etmez. Çoğunlukla inanmak istediğimiz bir gerçek vardır; hep karşımıza gelenlerde bir hata aramak. Örneğin, hep bize yalan söyleyen tipteki insanlar geliyorsa, şöyle bir gerçekçi düşünelim; acaba biz çok mu yalan söylüyoruz?
Veya bize hep ilgi göstermeyen, değersiz hissettiren insanlar geliyorsa; acaba bizim bilinçaltımıza çocukluktan bu yana kodlanmış değersizlik korkumuz mu devreye giriyor. Başlangıçta bize ilgi gösteren hatta bunun aşırısını yapan insanlara biz normal davranırken her şey yolunda. Bu noktaya dikkat; biz o insandan etkilenmeye başlayıp, yakınlaştığımızı hissettiğimizde o değersizlik korkumuz tetiklenmeye başlar. Yaydığımız enerji, değersizlik korkumuzun endişelerinin güçlü çekimi bir bakarsınız o insanın bize olan ilgisini her geçen gün düşürüyor. Ve daha da kötüsü, biz o kadar üstüne düşüp, değer arayışına girince bir bakıyorsunuz kaçmaya başlıyor.
Burada neden ben hep değer vermeyen insanları çekiyorum, hep ilgisizler dediğinizde, lütfen bunu bir düşünün. Benim yaydığım hangi enerji, hangi kodladığım düşünceler buna sebep oluyor. Bunun cevabını bulduğunuzda yapacak tek şey var; kendi içinize yönelmek ve bu duyguları, kodları temizlemek. Tabi ki bir anda parmağı şıklattım da, ben çözdüm olayı ile olmuyor. Zamanla, korkuları ve kodları temizledikçe gelen insanlarda değişmeler fark ediyorsunuz. Bu sürecin bitimi sizin kendi içinizde tam ve bütün olmayı, korkuları tamamen temizlemeyi başardığınızda son buluyor. Bir bakıyorsunuz artık istemediğiniz tipte insanlar size gelmemeye başlıyor.
Nasıl bir enerji yayarsanız sizin yaşam çemberinize o enerjiye uygun insanlar çekilir. Bu yaşadığınız her sıkıntıdaki kaynak için geçerli; parasızlık, başarısızlık, yürümeyen ilişkiler hatta başlayamayan, ilişkiler, sosyal hayatınızda rast geldiğiniz ve beş dakika sonra bir daha görmeyeceğiniz insanlar.
Enerjinizi değiştirebileceğiniz yöntemler var. Birkaçından bahsedelim. Biraz rahatlayabilirsiniz bunu duyunca. Şunu unutmadan; bunlar sadece başlangıç adımları…
1. Öncelikle yakınmayı bırakın. Yakındıkça ağzınızdan çıkan sözler, kafanızdan geçirdiğiniz düşünceler o yakındıklarınızı size getiriyor.
2. Hayatınıza çektiğiniz insanların birer ayna olduğunu unutmayın. Hiç merak etmediniz mi bu insanlar neden hayatınızdan geçiyor? Sizin hayatınıza dokunmak ve size değiştirmeniz gereken şeyleri fark ettirmek için. Bu insanlar bana hangi değiştirmem özelliğim ya da davranışım veya bakış açım için bana aynalık yapıyorlar. Size gelen insanların ortak özelliklerine odaklanıp, bunu bulun. Hatta onlara içinizden teşekkür edin, sizde yarattıkları farkındalık için.
3. Affetmediğiniz her olayın enerjisi, o insanlar hayatınızdan gitse de sizin hayatınızda devam eder. İnanın sokakta yürürken canınızı sıkan bir insana kızgınlığınız bile o olumsuz enerjiyi üstünüze yapıştırabilir. Affetmek, yüzüne söyleyerek değil tabi, kim bilir sizi ne yaptı da bu kadar üzdü, ya da kızdırdı. Kendi içinizde onu, onları affedin ve hayatınızdan enerjisini yollayın. Yarım bırakılmış her şey sizin şu anki hayatınızda etkisini sürdürür. “Seni affediyorum, sana teşekkür ediyorum. Bana değiştirmem gereken inanç ve davranışlarım konusunda aynalık ettiğin için sana minnettarım. Sana beni üzme şansı verdiğim için kendimi de affediyorum. Yolumuz açık olsun.”
4. Olumlu düşünmeye ve olumlu sözler ağzınızdan çıkarmaya çalışın. Bu çok önemli… Deneyin göreceksiniz. Ne enerji yayarsanız, karşınıza o gelir. Neyden çok korkarsanız, onu yaşarsınız. Neyi çok takıntı yaparsanız sizden o kadar uzaklaşır. “Bak gene terk edileceğim, bak bu da aldatacak hepsi aynı değil mi, bak gene para geldiği gibi gidecek, bak kesin bu işi başkasına verirler, ben de şans olsa…” Bu tarz kelime ve cümleler yasak.
5. Değiştim diyerek insanlara sözle bunu anlatmaya uğraşmayın. Ancak siz gerçekten değiştirdiğiniz yönlerinizi davranışlarınızla gösterebilirsiniz. Sözler uçar gider, davranışların etkisi kalır. Özellikle bu durum biten ilişkilerde taraflardan birinin diğerini ikna etmek için kullandığı kelimelerdir: “Bak, ben değiştim. Hiçbir şey eskisi gibi olayacak. Bak hatta ağzımla kuş bile tutacağım.” Sözle ikna etmek zordur. Gerçekten bir şeylerin farkına varıp, gerçekten değiştirmeniz gereken davranışları değiştirdiyseniz bunu yaşatarak gösterin.
6. Karşınızdaki insanı bir konuda ya da davranışında fazla suçluyor, yargılıyor ya da her söylediğine bir anlam yüklemeye çalışıyorsanız, bilinçaltında suçlanma korkunuz olabilir. Suçlanma korkusu ile siz karşınızdaki farkında olmadan fazla irdeliyor, bir davranışının ya da sözünü bu yönde çekebiliyor olabilirsiniz. Kısaca karşıdakinde bir eksiklik ararken, gene biraz içe dönmek…
7. Değersizlik korkusunun kökeni çocukluk yaşantısından kaynaklanır. Çevrenizdeki insanların size değer vermediğini düşünüyorsanız, ilişkilerde alma verme dengesini kuramıyorsanız, hak ettiğiniz değeri alabilmek için sürekli kendinizden veriyor ve karşı tarafı memnun ederek değer görmeyi umuyorsanız, karşınızdakinin ilgisi olmadan yaşayamıyor sadece bunla beslenebiliyorsanız, reddedilince ya da yok sayıldığınızda değersiz olduğunuza inanıyorsanız, hayatınız kurban olma bilincinde geçiyorsa değersizlik korkusu taşıyor olma ihtimaliniz yüksektir. Bu korkunun varlığını hissediyorsanız ve yaşadığınız olaylar, kendinize çektiğiniz insanlar değersizlik korkunuzu size aynalıyorsa, önce bu korkuyu kabul edip, sonra korkunuzu sevgiye dönüştürmek için yapabileceğiniz uygulamalara yönelmeniz gerekir.
8. Dur demeyi bilin. Serbest bırakmayı, beklemeyi deneyin. Sakin, dingin ve biraz akışa, ilahi adalete güvenerek. Elinizde sıkmaya çalıştığınız her şey, elinizden çok daha çabuk kaçabilir.